Bu araştırma “Satım Akdindeki Şart Muhayyerliğinin Süresi” başlığını taşımaktadır. Bu, günümüz insanın muamelelerinde ve alım satımlarında ihtiyaç duydukları önemli bir başlıktır. Dolayısıyla yapma ihtiyacı duydukları işlerde insanların delile dayalı hareket etmeleri için bu konunun hükümleri genişçe açıklanmaya muhtaçtır. Konuyu bir giriş, beş bölüm ve bir sonuç şeklinde hazırladım. Giriş kısmında araştırmanın çerçevesini çizip alt başlıklarını açıkladım; müddetin, muhayyerliğin, şartın, şart muhayyerliğinin tanımını ele aldım ve şart muhayyerliğinin meşruiyetinin sünnete ve icmaya dayandığı sonucuna ulaştım. Süresi bilinmeyen ya da belirlenmemiş şart muhayyerliğinin hükmü konusunda benim tercihim, sürede düzeltme yapıldığında akdin sahih hale geleceği şeklindedir. Yine anladığım kadarıyla şart muhayyerliğinin en az süresi hakkında bir sınır bulunmamaktadır. Kanaatimce şart muhayyerliğinde geçerli en uzun sürenin belirlenmesi, sürenin belli olması şartıyla, akdi yapan tarafların anlaşmasına bağlıdır. Şart muhayyerliğindeki sürenin başlangıcı hakkında fakihlerin “akdin kuruluşundan itibaren mi” yoksa “tarafların akit meclisinden ayrılmalarından itibaren mi” şeklinde iki farklı görüşe sahip olduklarını açıklayarak anlattım. Anladığım kadarıyla taraflardan biri geceye veya yarına kadar muhayyerliği şart koştuğunda akdin ve şartın sahih olduğunda fakihler hemfikir olmakla birlikte gecenin ya da yarının bu süreye dahil olup olmadığı konusunda iki farklı görüşe sahiptirler. Bana göre tercih edilmesi gereken görüş gecenin, yarının vb. bu süreye dahil olmamasıdır. Yine görünen o ki, güneşin doğuşuna ya da batışına yahut batış zamanına kadar koşulan şart muhayyerliğinde akdin ve şartın sahih olduğu hakkında görüş ayrılığı bulunmamaktadır. Görüş ayrılığı güneşin doğuşuna kadar koşulan şart muhayyerliği hakkındadır. Bu konuda iki görüş vardır. Bana göre tercih edilecek olan görüş akdin ve şartın sahih olduğunu savunan görüştür. Aslında görüş ayrılığı “muhayyerlik süresi sona erdiği halde taraflardan biri akdi feshetmemişse muhayyerlik batıl, akit bağlayıcı mıdır?” ya da bu konuda “süre bittiği için akit bağlayıcı olmayacak mıdır?” şeklinde ortaya konabilir. Bana göre tercih edilecek görüş birincisidir. Ulaştığım sonuca göre şart muhayyerliğinin sahih olmasından dolayı sürenin akde bitişmesi/ittisal şart koşulmaktadır. Sürenin kesintisiz olması da böyledir. En doğrusunu Allah bilir.