İmam-ı Azam Ebû Hanife, İslâm düşüncesinin yetiştirdiği en önemli âlimlerden biridir. Güçlü bir zekâya, aklî çıkarım ve sezgiye, yaratıcı ve yenilikçi bir karaktere sahiptir. Kelâm ve fıkıh alanlarında otorite olan Ebû Hanife, Kur’an ve Sünnet odaklı düşünce sistemi ile içinde bulunduğu toplumun dertlerine çözüm üretmeye çalışmıştır. İlim meclisinde farklı bakış açılarına saygı duymuş ve kendi düşüncelerini tek doğru olarak dayatmamıştır. Bilgiyi amel etmeye yarayan bir araç olarak görmüş ve bilgisiz yapılan ibadetleri anlamsız bulmuştur. Bütün ihtişamıyla kendisine sunulan dünyaya iltifat etmemiştir. İlim ve dinden kazandığı itibarı dünyalık elde etmek için kullanmamış ve kullananları da uyarmıştır. Sosyal hayatın içinde biri olarak insanların karakterini iyi bildiği için kime nasıl muamele etmesi gerektiğinin bilincinde hareket etmiştir. Devleti yönetenlerin adaletten ayrılmadıkları sürece saygıyı hak ettiğini vurgulamıştır. Taassuptan uzak zihniyet yapısıyla hakikatin ortaya çıkması için gayret etmiş, doğru bildiğini söylemekten çekinmemiştir. İnsan onuruna büyük değer vermiş, yardım yaptığı öğrencilerini incitmemeye özen göstermiştir. Aşırılıklardan uzak ve yaşanabilir bir dindarlığı gaye edinmiştir. Dolayısıyla zühd, verâ, takvâ, sıdk, ihlas, güven, cömertlik, mazluma yardım etmek gibi güzel ahlâk ve erdemleri şahsında toplamıştır.
Imam Azam Abu Hanifa is one of the most important scholars of Islamic thought. He has a creative and innovative character based on a strong intelligence, mental inference and intuition. Abu Hanifa, considered an authority in the fields of Islamic Theology and Islamic law, tried to find solutions to the society problems with the Qur'an and Sunnah oriented thought system. He respected different perspectives in scientific matters and did not impose his principles as the only truth. He considered knowledge as a requirement for practices and deed. According to him, worshipping cannot be fully and properly appreciated without a proper knowledge. He did not value the world presented to him with all its glory. He had no intent to derive benefit from the reputation he gained from his religious studies. Moreover, he warned people who do otherwise. Since he was living within the society, he knew the character of people well so that he could communicate with any type of people easily. With his tolerant mindset, he tried to reveal the real truth and he never hesitated to express his own ideas. He gave great importance to the human dignity. He was very careful not to hurt the pride of students that he supported financially. He adopted a livable religiosity far from extremism. He was a beautiful example with his moral and virtues such as asceticism, devout, piety, righteousness, sincerity, trust, generosity, helping people who is suffering.