Bilindiği üzere tasavvufun en önemli konularından biri, sülûkün merhalelerini anlayarak İlâhî hakîkate nasıl ulaşılacağını îzah etme meselesidir. Tasavvufî ekol ve yolların çeşitli şekil ve metotlarla anlatmaya çalıştığı bu konu, yaygın tâbiriyle sülûk veya seyrü sülûk olarak adlandırılmaktadır. Biz bu makalemizde, genel olarak Halvetiyye tarikatının ve özel olarak bir Halvetiyye şeyhi olan Sofyalı Bâlî Efendi’nin ‘Atvâr-ı seb‘a’ diye isimlendirilen seyrü sülûk anlayışını kısaca izah etmeye çalıştık. Halvetî anlayışa göre mânevî yolculuğu gerçekleştiren sâlik, her evrede nefsin bazı hastalıklarından kurtularak kalbin yeni mânevî keşiflerine muttali olur. Yâni nefsin her evredeki yeni boyut kazanan tezkiyesi, kalbin de tasfiyesinin derinleşmesine vesile olur. Böylece sâlik, seyrü sülûkünün sonunda Hz. Peygamber (s.a.v.)’in mânevî halifesi olarak insân-ı kâmil derecesine yükselir ve başka sâliklere de yol gösterme kıvamına erer.
Understanding the stages of evolution through which the soul of the spiritual traveller journeys in his quest towards Divine reality is an essential question in sufism. Sufi schools and brotherhoods use various methods and forms in order to explain this spiritual evolution, it is generally being referred to as ‘sulûk’ ‘spiritual journey’ or ‘sayru sulûk’ ‘initiation path’. In our article, we have described the seven stages of the spiritual journey according to khalwatîs sufis and more specifically to Sofyali Bâlî Efendi. According to khalwatî tradition the heart of the sâlik embarked on his spiritual journey becomes the place where various spiritual revelations unveil as a result of the purification process of the soul which takes on a new form as it goes through the stages of personal transmutation. So, at the end of his spiritual journey, the sâlik reaches the stage where he has become a perfect man, as being the spiritual representative of the Prophet (sav), and he begins to spiritualy guide the other travellers who wish to embark on their ascent towards the divine world.